Çile Bülbülüm Çile



Derdi Bitmeyen Şehir 'İstanbul' 


    İstanbul denilince akla; birçok zaferler ile dolu tarihi, yedi tepesi, eşsiz güzelliği gelir. İhtişamlı camileri, kasvetli köprüleri,lüks yalıları, göğe değen gökdelenleri vardır İstanbul'un. Belki de bunlardır insanları etkileyen, buraya çağıran, göç ettiren... Her yerden kültür vardır bu şehirde, kültür şehridir İstanbul. Eski imparatorluklara başkent bile olmuştur. Destanlar yazılmıştır bu topraklarda, bir destanla da vatana katılmıştır. Şarkılar, türküler, maniler yazılmıştır bu şehre. Aşıklar şehridir İstanbul. Ama bu anlattıklarım perdenin ön yüzü. Bu şehir bazılarımız için süs,cafcaf ve şatafattan ibarettir. Kimileri için de; stres, dert, keder...


    Standarttır İstanbul insanının yaşamı. Güneş doğmadan kalkar, düşer ekmeğinin peşine. Evine iki parça helal lokma girebilsin diye didinir durur. Ciğeri beş para etmez insanlara boyun eğer, suratlarında meymenet olmayan insanlara hürmet eder, ağam, paşam der. Neden diye sorduklarında 'ekmek parası' deyip derin duygulara dalar. Belki bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi vardır, belki cebinde üç kuruşu dahi bulunmayan hatta kredi kartı borçları yüzünden evine haciz gelen, belki de hasta bir evladı olan, ya da çocuk hasreti ile yanan nice canlar vardır İstanbul'da. Bunun gibi örnekler ve daha niceleri. Hayatta herkes eşit doğmuyor. Her insanın şansı yaver gitmiyor. Kimileri toz pembe bulutlar üstünde uçarken kimileri çöpte yemek arıyor. Bu anlattıklarım sadece İstanbul'a özgü değil ama Mega şehirden bahsediyoruz. Örneklerin çoğu burada yaşanıyor.

    Sonuca gelirsek, İstanbul ne kadar kasvetli, alımlı bir şehir dahi olsa da kuru güzellik karın doyurmuyor. Kasvet ve şatafat zorlukları dindirmiyor. Veya para her şeyi satın alamıyor. En önemlisi de sağlık gitti mi yerine geri gelmiyor.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakkal Amca ile Röportajımız

Opel - Grand Sport İnjection